AVRUPA’NIN GİZLENEN SOYKIRIM KARNESİ
Fransa, İngiltere, Almanya gibi Batı ülkeleri, dün vahşetin kitabını yazıyordu. Avrupalı ülkeler, 19. yüzyılın sonlarına doğru yer altı zenginliklerine göz koydukları Afrika kıtasını sömürgeleştirmeye başladı. Sömürgecilik tarihini kanla yazan Avrupa ülkelerinin her birinin Afrika’daki katliamlarda parmak izi var.
Tarihten bu yana kendilerini üstün ırk konumuna oturtup, kendilerinden olmayanlara her türlü eziyeti, işkenceyi ve ölümü reva gördüler. Bu durum günümüzde şekil değiştirip devam ederken, işledikleri cinayetleri örtbas etmek başkasını suçla yönetimini kullandılar. Medeni Avrupa’nın vahşet dolu tarihine bakmak bile insanın tüylerini ürpertmeye yeter.
ALMANYA’NIN SOYKIRIM KARNESİ
BM tarafından, “20’inci yüzyılın ilk soykırımı” olarak tanınan katliam, 1904-1908 yılları arasında, bugünkü Namibya sınırları içerisinde gerçekleştirildi. Almanlar, 1890’larda hammadde ve iş gücü ihtiyacını karşılamak için Herero ve Namaları sömürgesi haline getirdi. Yıllarca Alman sömürgesine isyan etmeyen bu iki ırk, 1904 yılında ayaklandı. Herero ırkının yüzde 80’i, Nama ırkının ise yarısı katledildi. Yakın tarihte gerçekleşen bu vahşet dolu soykırım başlamadan önce 132 bin olarak bilinen yerli nüfustan geriye sadece 15 bin kişi hayatta kaldı.
Almanlar 1933-45 yılları arasında Büyük Alman İmparatorluğu’nu kurmak ve mükemmel Alman ırkını yaratmak hedefiyle diğer milletlerden ve etnik gruplardan 21 milyon insanı topluca kurşuna dizerek, toplama kamplarında, fırınlarda yakarak, gaz odalarında zehirleyerek soykırıma uğrattı. Alman yönetimi öncelikle kendilerinden olmadığına inandığı bütün ırkları tespit edip harflerle sınıflandırdı. Bu kampanya uyarınca Çingenelerin yüzde 94’ü kısırlaştırıldı.
İkinci hedef grup olarak Yahudiler seçildi. Gerek Almanya gerekse de Almanların işgal ettiği diğer ülkelerde yaşayan 2 milyon Yahudi sistematik bir biçimde vurularak, asılarak, yakılarak ve gaz odalarında zehirlenerek öldürüldü.
FRANSA’NIN SOYKIRIM KARNESİ
Tarihi soykırım ve katliamlarla dolu olan bir diğer ülke, yalnızca Avrupa’nın değil dünyanın değişmesinde önemli rol oynayan Fransa. 1830’da sömürge olarak işgal ettikleri Cezayir’ de her türlü insanlık suçunu çekinmeden işleyen Fransızlar, 1962’de bağımsızlığını kazanana kadar ülkede çeşitli soykırımlar ve katliamlar gerçekleştirdi.
Bağımsızlık savaşı veren yüz binlerce Cezayirliyi katleden Fransızların 2 buçuk milyon Cezayirliyi tehcire tabi tuttukları biliniyor. Cezayir’de 100 yılı aşkın süre her türlü insanlık suçunu işleyen Fransızların bağımsızlık savaşında 8 bin köyü yok ettiği de çeşitli kaynaklarda yer alıyor.
Fransız katliamları sadece Cezayir ile sınır değil. Ruanda’da 1994 yılında yaşanan soykırımda yüz binlerce Tutsi’nin Hutu’lar tarafından öldürülmesi insanlık tarihinin en korkunç olaylarından birisi olarak belleklerde yer alıyor. Ruanda’da görev yapmış emekli Fransız subayı, Fransa askerlerinin, 1994’te Ruanda’da soykırım yapmakla suçlanan Hutu milislerine silah eğitimi verdiğini itiraf etmesi tarihi birçok kanlı olayla dolu Fransızlar için en büyük kara lekelerinden biri olacak nitelikte. 1917’de Çad’ta 400 İslam âlimini bir konferansa davet ederek, cellatları tarafında oracıkta katlettiren Fransa’nın soykırım ustası olduğu ve bunu başarıyla örtbas ettiği de bilinen gerçeklerden.
HOLLANDA’NIN SOYKIRIM KARNESİ
Hollanda sessiz sedasız soykırım yapan ülkelerden biri. Yakın tarihte Srebrenitsa soykırımına çanak tutması akıllardan çıkmıyor. 1995’de Srebrenitsa’da 8 binden fazla Bosnalı Müslüman, Sırp Ordusu tarafından öldürüldü. BM, Srebrenitsa’yı ‘güvenli bölge’ ilan edip bölgeyi Hollandalı askerlerin denetimine bırakmıştı. Ancak Hollanda, 5 gün boyunca devam eden katliamı önlemeye yönelik hiçbir girişimde bulunmadı. Askerlerin gözü önünde gerçekleşen katliama seyirci kaldı.
1740’da Hollandalı koloni askerleri, bugün Jakarta’da bulunan Batavia sahil şehrinde 10-12 gün içinde 10 binden fazla yerli Çinliyi katletmişti. Katliamdan önce yerli halk Hollanda’nın Doğu Hint Adalarının yeniden inşasında çalıştırıldı. İş imkânının artmasıyla bölgeye Çinlilerin göçü oldu. Bölgedeki Çinli sayısı 10 bini bulunca çok sert sürgün politikaları uygulandı. Şehri terk etmeyen Çinliler için kitlesel cinayetler başlatıldı. Katliamlar bölgede 500’den az Çinli kalana kadar sürdü. Hollandalılar 1615’te gittikleri Kuzey Amerika’daki Kızılderilileri de katletmişti.
2.Dünya Savaşı boyunca yaklaşık 102 bin Hollandalı Yahudi öldürüldü. Bu Yahudilerin birçoğu, yerel Nazi taraftarlarınca Nazi Subaylarına teslim edildi. Hollanda polisi, Yahudilerin Nazilere teslim edilmesi ve kamplara taşınmasında aktif görev yaptı. Kamplara taşınan bu Yahudilerin yüzde 90’ı yaşamlarını yitirdi. Hollanda bu sebeple Yahudilere 180 milyon dolar tazminat ödedi. Ancak konuyla ilgili özür dilemedi.
1945’te Hollanda, sömürü altındaki Endonezya’nın bağımsızlık talebine katliamla karşılık verdi. Hollanda sömürge güçleri 1945- 1949 yılları arasında kadın ve çocuklar da dâhil olmak üzere, yaklaşık 150 bin Endonezyalıyı katletti. Rawagede Katliamı, bu dönemin kıyımlarından sadece bir tanesi. 1947’de Hollanda askerleri Endonezya’nın Jawa adasında bir günde 430 kişi katletti. BM bu durumu 1948’de “kasti ve acımasız” diye niteledi.
İNGİLTERE’NİN SOYKIRIM KARNESİ
İngiltere, 1788-1938 tarihleri arasında sömürgeleştirmek amacıyla gittiği Avustralya’da yerli halk Aborjinleri sistematik olarak yok etti. İngilizlerin aralarına salgın hastalık yaydığı, bununla da yetinmeyip yemeklerine zehir katarak yok etmeye çalıştığı 750 bin Avustralya yerlisinden geriye sadece 31 bin kişi sağ kalabildi.
İngilizlerin 1919 yılında Hindistan’ın Amritsar kentinde bir İngiliz kadının bisikletle dolaşırken birkaç kişi tarafından sarkıntılık edildiği iddiasıyla başlayan katliamda, Hintliler çeşitli işkencelerle maruz kaldı. Bunları protesto için toplandıklarındaysa, 10-15 dakika içinde 370 kişi öldü ve 1500 kişi yaralandı.
İngiliz kuvvetleri 1950’li yıllarda Kenya’da Mau Mau ayaklanmasını bastırırken, 310 bin insanı toplama kamplarına kapattı, 1 milyondan fazla insanı da çevrilen köylerde tuttu. Olaylar sırasında 100 bin insan canavarca yöntemlerle öldürüldü veya açlıktan öldü, binlerce insan da askerlerce idam edildi. Tutuklulara, hadım etmekten göz ve kulak oymaya kadar vahşice işkenceler yapıldı.
İkinci Dünya Savaşında İngiltere hava kuvvetleri tarafından Almanya’nın Dresden şehrine yağdırılan bombalar sonucu 500 bin masum insan hayatını kaybetmişti. Churchill’in verdiği bu katliam emrinden dolayı mahkûm ya da cezalandırılması gerekirken, İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth tarafından 1953 yılında Kraliyet nişanesi ile ödüllendirilmişti.
İTALYA’NIN SOYKIRIM KARNESİ
Soykırım iddialarını destekleyen ülkeler listesindeki İtalya’nın, Libya’da 1911’den 1940’lı yıllara kadar uyguladığı imha operasyonları ve çölün ortasına kurduğu toplama kamplarında yüz binlerce Afrikalı Müslüman hayatını kaybetti. Libya’nın İtalyanlara karşı bağımsızlık savaşının en önemli lideri Ömer Muhtardır. İtalyanlara karşı uzun ve şiddetli bir mücadele başlatan Ömer Muhtar, yaklaşık 10 yıllık bir mücadele döneminin arkasından İtalyanlara esir düştü. İtalyanlar Kuzey Afrikalı mücahit lideri Ömer Muhtar’dan hayatı karşılığında bütün mücahitlerin teslim olmasını istediler. Bu istekleri reddedilince göstermelik mahkeme tarafından idama edildi.
Mussolini yönetimindeki İtalyanlar 3 Ekim 1935 tarihinde 400.000 kişilik bir kuvvetle Etiyopya’nın eski adı olan Habeşistan’ı işgal ettiler. 31 Mart 1936’da yaşanan Mai Ceu çatışmasında İtalyanlar Habeşli 40.000 civarındaki direnişçiyi bombalarken, kaçan binlerce direnişçi üzerine zehirli hardal gazı püskürterek katliam yaptı. İtalyanlar 1941 yılında Habeşistan’dan çekilene kadar yaklaşık 300 bin kişiyi katlettiler (Başka kaynaklarda bu sayı 760.000 olarak ifade edilmektedir) ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Habeşistan’a tazminat olarak 25 milyon dolar ödediler.
BELÇİKA’NIN SOYKIRIM KARNESİ
Sömürgecilik söz konusu olduğunda eleştirilerin çoğu İngiltere ve Fransa üzerinden yapılır. Ancak Afrika’daki sömürgecilikte en az bu iki ülke kadar sorumlu olan bir diğer ülke de Belçika’dır. Belçika Kralı 2. Leopold (1865-1909), Afrika Kongo’suna yaptıklarıyla Adolf Hitler sahneye çıkana kadar acımasızlığın bir numaralı temsilcisi olarak anıldı.
Kral 2. Leopold bir “sömürge” imparatorluğu kurma hayaline kapılıp adamlarına Kongo’yu işgal ettirmiş ve bu hevesi yüzünden en az on milyon Afrikalı işkence ve kötü muamelelerden dolayı hayatını kaybetmişti. Leopold, Afrika’ya hiç gitmeden Kongo’yu dev bir toplama kampına çevirdi. Kongo’da terör estiren adamları, yerlilerin kellelerini bahçelerinde heykel olarak sergiliyor, Naziler’in benzer hareketlerinin ilk örnekleri, Kongo’da yaşanıyordu. Kongo’da, sadece 1890 ile 1905 yılları arasında, yaklaşık on milyon yerli öldürüldü. Leopold’ün adamları köle olmak istemeyen çocukların ellerini kesiyor, kestikleri elleri tütsüleyip saklıyordu.
1899’da Almanya tarafından sömürgeleştirilen Ruanda, Almanların I. Dünya Savaşı’ndan mağlup ayrılmasının ardından 1918’de Belçika’ya devredildi. Her iki sömürge idaresinin de Ruanda’ya bıraktığı miras, ayrılıkçı ve ırkçı siyaset tarzından başka bir şey değildi. Bu sebepten dolayı aslında aralarında hiçbir fark olmadığı halde halk, Hutu ve Tutsi diye ikiye bölündü. Hutu milliyetçisi Parmehutu, Belçika’nın da desteğiyle ilk katliamını 1959’a yaparak 20 ila 100 bin Tutsi’yi katletti. 1994 yılında dünya tarihinin en acımasız soykırım vakalarından birinin yaşanması da Belçika’nın ırkçı siyasetinin eseridir.
DANİMARKA VE İSPANYA’NIN SOYKIRIM KARNESİ
AB ülkelerinden Danimarka, 1945 yılında 250 bin Alman mülteciyi ölüme terk etti. Sovyet Ordusu’nun Alman topraklarına doğru ilerlemesinden kaçan 250 bin Alman mülteci Danimarka’ya sığındı. Üçte birini 15 yaşından küçük çocukların oluşturduğu Almanlar tel örgülerle çevrili toplama kamplarına alındılar. Binlerce çocuk ve yetişkin tifüs, bağırsak iltihabı ve ishal sonucu yaşamını kaybetti.
İspanya diktatörü Francisco Franco, ülkesinde 30 bin muhalifini öldürttü. İspanyollar Amerikalılarla birlikte milyonlarca Kızılderili’yi katletti.
RUMLAR’IN SOYKIRIM KARNESİ
Rumların Kıbrıs Türklerine yönelik katliamları 1912 yılında başladı. Kıbrıs’ın 35 ayrı noktasında Türklere ait iş yerleri, camiler ve evler yakıldı, insanlar öldürüldü. Katliamların başladığı 1912 yılından, Kıbrıs Barış Harekâtı’nın yapıldığı 1974 yılına kadar 1000’i aşkın Türk, Rumlar tarafından öldürüldü.
YUNANİSTAN’IN SOYKIRIM KARNESİ
Soykırım iddialarını 1996 yılında tanıyan Yunanistan da soykırım konusunda sabıkalı olan ülkelerden biri. Osmanlı’nın dağılma sürecinde Balkanlar’da yaşanan katliamlarda çok sayıda Müslüman Türk hayatını kaybetti. 1829’da Yunanistan’ın bağımsızlığını kazanmasıyla Mora’daki Türkler göçe zorlandı. Tarihçiler, bu süreçte yarımadada genellikle bölgedeki papazların tavsiyesiyle toplamda 20 binden fazla Müslümanın öldürüldüğünü belirtmektedir fakat sadece Tripoliçe Katliamında 35 bin kişinin öldürüldüğüne ilişkin tahminler var.
Başımıza üstün diye yapıştırılmaya çalışılan şu avrupaya bak.